• Sayı Editöründen
  • Sevgili meslektaşlarım,

    Endokrin bozucular, endokrin sistemin gelişimi ve fonksiyonunu değiştiren, eksojen madde veya madde karışımlarıdır. Bu maddelerin sayısı günümüzde oldukça fazladır ve her geçen gün de sayısı artmaktadır. Bu maddeler, hormonların üretim, salınım, bağlanma, taşınma, aktivite, yıkım ve vücuttan atılımları üzerine etki etmektedirler. Doğada doğal olarak bulunabildiği gibi, değişik sentetik ve endüstriyel ürünlerin içerisinde de yer almaktadırlar. Yaşadığımız ortamda doğal endokrin bozucular olabildiği gibi, sentetik endokrin bozucular da yer alabilmektedir. Doğal endokrin bozucuların yarı ömürleri kısa oldukları ve dokularda birikmeden kolaylıkla vücuttan atıldıkları için, genelde önemli yan etki oluşturmaz iken, sentetik endokrin bozucular ise giderek daha da önemli hâle gelmektedir. Sentetik endokrin bozucular, endüstride, tarımda ve evde kullanılan değişik ürünlerin içinde bulunurlar. Günümüzde heran karşımıza çıkan ya da çıkabilecek olan; temizlik malzemeleri, fungusitler (mantar ilaçları), pestisitler (zararlı canlıları öldüren ilaçlar), herbisitler (yabani otları yok eden ilaçlar) ile boyalar, plastikler ve çözücüler gibi organik kimyasalların endokrin bozucu olma potansiyeli vardır. Bu maddelerin çoğunun yağda eriyerek yağ dokusunda birikirerek veya yıkılıp zararsız hâle getirilmeleri işlemi zor olduğu için, vücutta uzun süre kalıp zararlı etkilerde bulunabilirler.

    Hem çeşitliliği hem de sık karşılaşma ihtimâli nedeniyle endokrin bozucular, endokrin sistem tarafından sentezlenen endojen kimyasalların aktivitelerini bir şekilde taklit ettikleri, blokladıkları ya da değiştirdikleri için özel ilgi konusu hâline gelmiştir. Diğer birçok organın yanında, özellikle üriner sistemi ve tiroid bezlerini etkilemektedirler. Endokrin bozucu kimyasallar östrojen ve androjen reseptörleri ile reaksiyona girip, endojen hormonların agonist ya da antagonistleri olarak etki gösterebilirler. Son yirmi yılda reprodüktif organ anomalileri, testiküler kanser, erkek doğum oranlarında azalma ve semen kalitesinde düşme rapor eden birçok çalışma yayınlanmıştır. Dergimizin bu özel sayısında, endokrin bozucuların pek çok organ sistemi ve genel sağlık üzerine olan etkileri, yakın döneme ait literatür ışığında gözden geçirilip, ayrıntısıyla sizlerin bilgi ve tecrübesine sunulmaya çalışılmıştır.

    Pek çok kıymetli meslektaşımın emeği ile hazırlanan bu özel sayının ülkemizdeki endokrinoloji uzmanları, iç hastalıkları uzmanları, aile hekimi uzmanları, hemşire, diyet uzmanları ve ilgili sağlık çalışanlarına yararlı bir kaynak olacağı inancıyla saygılarımı sunar, emeği geçen tüm değerli öğretim üyesi ve meslektaşlarıma sonsuz teşekkür ederim.

    Prof.Dr. Mesut ÖZKAYA
    Sayı Editörü

    Makale Dili: TR


    Makale Dili: TR
    Prof. Dr. Mesut ÖZKAYA

    Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD, GAZİANTEP
  • Endokrin Bozucular ve Onkolojik Hastalıklar
  • Kanser gelişiminde çevresel faktörler beklenenden fazla rol oynayabilir ve kanser sıklığının artmasına katkıda bulunabilir. Çevresel faktörler fiziksel, kimyasal ve biyolojik ajanlar olarak da tanımlanmaktadır ve çevresel karsinojenler olarak da bilinmektedirler. Endokrin bozucular; hormon sistemleri üzerinden etki eden, reproduktif, nörolojik ve immunolojiik etkileri bulunan kimyasallardır. Endokrin bozucular temel olarak hormonal dengenin bozulması, obezite ve kanser ile ilişkilendirilmiştir.

    Makale Dili: TR
    Environmental factors may play a role in cancer development more than expected and may contribute to increased incidence of cancer. Environmental factors are described as physical, chemical and biological agents and known as environmental carcinogens. Endocrine disruptors are chemicals that interfere with the hormone systems and produce adverse developmental, reproductive, neurological, and immunological effects. Endocrine disruptors have been associated mainly with the deterioration hormonal balance, obesity and cancer.

    Makale Dili: TR
    Ali Murat SEDEFa, Ahmet Taner SÜMBÜLa

    aTıbbi Onkoloji BD, Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi, Adana
  • Endokrin Bozucular ve Hipertansiyon
  • Küreselleşen ve hızlı tüketimin teşvik edildiği günümüzde endüstri bu artan talebi karşılayabilmek için ucuz ve kolay işlenebilen hammaddeler kullanma yoluna gitmektedir. Ancak bu durum kimi zaman insan sağlığına olumsuz katkılarda bulunmaktadır. Endokrin bozucular olarak adlandırılan ve genelde sentetik olarak üretilen bir grup madde insan hormonları ile çeşitli yollarla etkileşime girerek vücudun homeostazını, üremeyi, gelişimi ve davranışları etkileyebilmektedir. Özellikle yiyeceklerin saklandığı kaplar, inşaat ve mobilya malzemeleri ve kozmetik sanayide çok sık olarak kullanılan iki kimyasal endokrin bozucu olan bisfenol A ve fitalatlar diğer sistemlere olan etkilerinin yanı sıra hipertansiyona da yol açabilmektedir ve bunu çeşitli mekanizmalar yoluyla gerçekleştirmektedir. Bu derlemede konu ilgili literatürleri gözden geçirdik.

    Makale Dili: TR
    Nowadays, industry is encouraged by globalization and rapid consumption to use cheap and easily processing row materials. However, sometimes this situation affects the human health negatively. A group of agents which often produced synthetically and named as endocrine disruptors might influence the hormones of body by several ways. Eventually, maintenance of homeostasis, reproduction, development and behavior may be affected. Bisphenol A and phthalates are two chemical endocrine disruptors which are used widely in the area of construction and furniture materials, and cosmetic and food industries. They can also lead to hypertension by several mechanisms. In this paper, we reviewed the literature on this subject.

    Makale Dili: TR
    Mehmet Ali ERENa, Tevfik SABUNCUa

    aEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD, Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Şanlıurfa
  • Endokrin Bozucular ve Reprodüktif Sistem ve Hastalıkları
  • Endokrin bozucuların vücut üzerinde yaygın etkileri bulunmaktadır; üreme fonksiyonunu, nörogelişimi, kanser riskini, bazal metabolizmayı ve diğer birçok başka sistemi etkileyebilirler. Endokrin bozucuların üreme sistemi üzerine yaygın etki mekanizmaları; steroidogenez, oksidatif stres ve epigenetik mekanizmalardır. Endokrin bozucular heterojen bir gruptur. Bu grup içinde en bilinenleri; poliklorlu bifeniller, diklorodifeniltrikloroetan, bisfenol A, fitalatlar, polisiklik aromatik hidrokarbonlar ve vinklozolinlerdir. Endokrin bozucuların en sık etkilediği sistemlerin başında üreme sistemi bulunmaktadır. Birçok üreme sistemi patolojisinde etyolojide şüpheli ajanlar olarak yer almaktadırlar. Endokrin bozuculara maruziyet hala yaygın şekilde devam etmektedir. Endokrin bozuculara maruziyetin önlenmesi, sağlık harcamaları ve diğer sosyal maliyetleri düşürürken muhtemel hastalık, sakatlık ve hatta ölümü de azaltacaktır.

    Makale Dili: TR
    Endocrin disruptors have various effects on human body. They can effect reproductive function, carcinogenesis process, neuro-development and basal metabolism of the human body. They can effect via severel mechanisms; steroidogenesis, oxidative stress and epigenetic mechanisms. Endocrin disruptors are substances which are involve in heterogeneous group. Common ones are; Polychlorinated biphenyls, dichloro- diphenyltrichloroethane, bisphenol A, phthalates, polycyclic aromatic hydrocarbons and vinclozolin. The most common effect of the endocrin disruptors occur in reproductive system. They are suspicious substance in various reproductive system pathology. Exposure of endocrin disruptors is still a common problem. Preventing the exposure of endocrin disruptors can reduce health and social expense and can prevent comorbidities which are occurred by endocrin disruptors.

    Makale Dili: TR
    Zeynel Abidin SAYİNERa, Ayten ERAYDINa, Mesut ÖZKAYAa

    aEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Gaziantep
  • Endokrin Bozucu Kimyasallar ve Kardiyovasküler Hastalıklar
  • Endokrin bozucu kimyasallar; vücudun denge sistemi, büyüme, gelişme ve üreme süreçlerinden sorumlu hormonların sentez, salınım, taşınma, metabolizma, bağlanma ve eliminasyonuna dışarıdan müdahil olan eksojen kimyasal maddeler olarak tanımlanmaktadır. Endokrin bozucu kimyasallar doğal ya da sentetik orjinli olabilirler. Havada, suda, tükettiğimiz gıdalarda ya da onları sakladığımız kaplarda bulunmaktadır. Farklı yollardan vücudumuza girip yağ dokusunda depolanabilmekte ve uzun süre vücudumuzda varlığını devam ettirebilmektedir. Endokrin bozucu kimyasallar direk olarak kardiyovasküler sistemi etkileyebilir ya da kardiyovasküler risk faktörlerinin gelişimine katkı sağlayarak indirek olarak kardiyovasküler sistem hastalıklarına neden olabilir. Özellikle obezite, diyabet, hipertansiyon gibi klasik kardiyovasküler risk faktörlerinin gelişiminde çevresel faktörler içerisinde sayılabilecek endokrin bozucu kimyasal bileşiklerin olabileceğine dair bilimsel veriler bulunmaktadır.

    Makale Dili: TR
    Endocrine disrupting chemicals are defined as exogenous chemical substances which are externally added into the synthesis, oscillation, transport, metabolism, connection, and elimination of the hormones that are responsible from the balance system, growth, development, and reproduction of the body. Endocrine disruptor chemicals can be of natural or synthetic origin. They are found in air, water, in the food we consume, or in the containers we keep. They can enter a human body through various ways, and can be stored as fat in the body, and can, for a long time, exist there. Endocrine disruptor chemicals can either directly affect the cardiovascular system or can indirectly cause cardiovascular diseases by contributing to the development of risk factors concerning the cardiovascular system. There are scientific data as to the existence of endocrine disruptors chemicals compounds which can be shown among environmental factors, and which can be effective in the development of common known cardiovascular diseases such as obesity, hypertension, and diabetes.

    Makale Dili: TR
    Kader UĞURa,b, Selçuk Yusuf ŞENERa,b, Yusuf ÖZKANb

    aEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi,
    bElazığ
  • Endokrin Bozucu İçeren Biberon, Plastik Bardak, Damacana Kullanımı ve Klinik Etkileri
  • Endokrin bozucular, endojen hormonların etkilerini taklit eden ve çevremizde çokça bulunan bileşiklerdir. Plastik ürünler bardak, şişe, damacana, biberon, mutfak araçları, ambalajlama ile hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Polikarbonat plastiklerin monomer kısmı olan ve gıdalara karışan Bisfenol (BPA),üzerinde yoğun çalışılan bir endokrin bozucudur. BPA çok zayıf östrojeniktir ve özellikle gelişimsel dönemde maruziyetin ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı ileri sürülmektedir. Önceden biberonların yapısında bulunan bu bileşik pek çok ülkede yasaklanmıştır. Ancak pek çok ticari plastik ürünlerde özellikle güneş ışığı veya sıcaklığa maruz kaldığında BPA içermese de östrojenik etkisi olan bileşiklerin ortama geçtiği tespit edilmiştir.

    Makale Dili: TR
    Endocrine disruptors, compounds that mimic or antagonize the actions of endogen hormones are widespread. Plastic products such as cup, bottle, carboy bottle, kitchen tools, packaging are ubiquitous in modern life. Bisphenol A (BPA), monomeric building block of polycarbonate plastics can migrate from polymers to food and it is a widely studied endocrine disruptor.BPA that has weak estrogenic actions, may cause some important health problems especially during the developmental period. It is forbidden to use BPA in plastic infant feeding bottles in many countries. But a lot of commercial plastic products even if it is BPA-freerelease chemicals having detectable estrogenic activity under stres conditions such as UV radiaton, heat.

    Makale Dili: TR
    Mehmet Numan TAMERa

    aIsparta
  • Endokrin Bozucular ve Diabetes Mellitus
  • Dünya genelinde hem tip 1 diabetes mellitus (T1DM) hem de T2DM sıklığı giderek artmaktadır. Fazla kalori tüketimi ve sedanter yaşam tarzı T2DM gelişimi için kuşkusuz önemli nedensel faktörlerdendir. Ancak, çevresel kimyasallar, mikrobesleyiciler ve barsak florası gibi "geleneksel olmayan" risk faktörlerinin katkısı son zamanlarda ilgi çekmektedir. Diyabet gelişiminde bisfenol A, ftalat ve kalıcı organik kirleticiler gibi endokrin bozucu (EB) kimyasalların rolünü araştıran çalışmalar son yıllarda hızlı bir artış gortermiştir ve EB kimyasallara maruziyetin diyabet epidemisine katkıda bulunabileceği yönündeki mevcut literatür bilgileri inandırıcı veriler içermektedir. EB kimyasalların pankreas beta-hücreleri üzerine direk toksik etkisi olabilir. Ayrıca immun modulatuvar, hormon seviyelerini değiştirici, bağırsak florasını etkileyici ve intestinal permeabilite değişiklik yapıcı etkileri de mevcuttur. Kimyasallarla uyarılan epigenetik etkilerle oluşan gen ekspresyonu değişiklikleri de özellikle intrauterin donemle ilişkili olmak üzere diyabet gelişiminde rol oynayabilir. Sonuçta, EB kimyasal maruziyetini önlemeye yönelik ilkeler, özellikle de bebeklik ve gebelik donemi gibi yaşamın en hassas süreçleri ile ilgilenenler hekimler olmak üzere tüm hekimler tarafından benimsenmelidir.

    Makale Dili: TR
    The incidence of type 1 diabetes mellitus (T1DM) and T2DM is gradually increasing worldwide. Undoubtedly, the most important causative reasons of T2DM are excessive calorie intake and a sedentary lifestyle. However, recently the contributions of "non-conventional" environmental chemicals, micronutrients and the intestinal flora are drawing attention. In recent years, the number of studies that investigate the role of endocrine disruptor (ED) chemicals like bisphenol A, phthalates and permanent organic pollutants have increased rapidly, and current literature contains convincing data suggesting that exposure to ED chemicals may contribute to the epidemiology of diabetes. ED chemicals may have direct toxic effects on the beta cells of the pancreas. They also have immune modulatory, hormone level changing, intestinal flora changing and intestinal permeability changing effects. Especially in the intrauterine period, gene expression changes stimulated by the epigenetic effects of chemicals may also play a role in the development of diabetes. In final words, the ED preventing principles must be adopted by all physicians, especially those interested in the most delicate periods of life, infancy and pregnancy.

    Makale Dili: TR
    Rıfkı ÜÇLERa

    aEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Van
  • Endokrin Bozucular ve Obezite
  • Overweight ve obezite Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlığı bozan anormal veya aşırı yağ birikimi olarak tanımlanmaktadır. Obezite sıklığı hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde hızla artmaktadır. Obezite genetik, davranışsal ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucunda meydana gelen bir hastalıktır. Obezitenin en sık nedeni yüksek kalorili yiyeceklerin fazla tüketilmesi ve sedanter yaşam tarzıdır. Ancak bu sebepler obezite sıklığındaki artışı tam olarak açıklayamamaktadır. Son donemde dikkat çeken önemli bir konuda enerji dengesinde rol oynayan sistemleri etkileyerek obeziteye katkıda bulunduğu düşünülen endokrin bozuculardır. Endokrin bozucular hormonlara veya onların reseptörlerine bağlanarak ağonistik veya antagonistik etki göstermek suretiyle obezitede önemli olan çeşitli sinyal yolaklarını etkilemektedirler. Özellikle gelişimsel donemde maruz kalındığında metabolik ayar noktasını değiştirerek obeziteye neden olmaktadırlar.Bu derlemede obeziteye neden olan endokrin bozucular özetlenmiştir.

    Makale Dili: TR
    World Health Organization defined the Overweight and obesity as abnormal or excessive fat accumulation that may impair health. Obesity prevelance is increasing rapidly both in developed and developing countries. Obesity is a disease that results from an interplay between genetic, behaivoral and environmental factors. Most common causes of obesity are consumption of high calorie diet and sedantery life style but these reasons do not explain the all increase in obesity. Recently an attention receiving issue is endocrine disruptors that thougt to promote obesity by effecting pathways on energy metabolism. Endocrine disruptors show agonistic and antagonistic effects by binding hormones and their receptors and influence different pathyways on obesity metabolism. Endocrine disruptors may change metabolic set point and cause obesity especially in development period. In this review endocrine disruptor that cause obesity were summarized.

    Makale Dili: TR
    Kamile GÜLa, Murat ŞAHİNa

    aEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kahramanmaraş
  • Endokrin Bozucular ve Böbrek
  • Endokrin bozucular, endokrin sistemin gelişimini ve fonksiyonunu değiştiren, ekzojen madde veya madde karışımlarıdır. Doğada doğal olarak bulunabildikleri gibi, değişik sentetik ve endüstriyel ürünlerin içerisinde de yer almaktadırlar. Avrupa Birliği tarafından 680 kimyasal madde endokrin bozucu olarak tanımlanmış olup, bu maddelerin başlıcaları bisfenol A, ftalatlar, perflorlu bileşikler, poliklorlu bifeniller, dioksinler ve furanlar, olarak sıralanmıştır. Endokrin bozucuların etkileri birçok organ üzerine olmakla birlikte böbrek üzerine etkileri oldukça önemlidir. Bu kimyasalların birçoğunun serbest formu ya da metabolitlerinin böbrek yoluyla vücuttan uzaklaştırılmaları nedeniyle kronik böbrek hastalığında vücutta yüksek oranda birikmektedir. Kan basıncında yükselme, proteinüri ve oksidatif stres artışı ile böbrek hasarına neden olabilecekleri gibi kronik böbrek hastalığında bu kimyasalların vücutta birikmeleri diğer organ sistemleri üzerine olan olumsuz etkilerini daha da arttırmaktadır.

    Makale Dili: TR
    Endocrine disruptors are exogenous substances or mixtures of substances that alter the development and function of the endocrine system. They can be found in various synthetic and industrial products as well as in the nature. 680 chemicals have been identified as endocrine disruptors by the European Union and bisphenol A, phthalates, perfluorinated compounds, polychlorinated biphenyls, dioxins and furans are mainly listed. Although endocrine disruptors have effects on many organs, the effects on kidney are quite important. Either free-form or metabolites of these chemicals are eliminated by the kidneys and impaired renal function leads to the accumulation of high levels in the body in chronic kidney disease. On the one hand, increased blood pressure, proteinuria and increase in oxidative stress may cause kidney damage; on the other hand, the accumulation of these chemicals in chronic kidney disease further increases the negative effects on other organ systems.

    Makale Dili: TR
    Mustafa YAPRAKa, Feyyaz BAYa,b, Faruk TURGUTa,b,c

    bİç Hastalıkları AD,
    cNefroloji BD Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi,
    aHatay
  • Endokrin Bozucu Olarak Ftalatlar
  • Ftalatlar, plastiklerde, tıbbi uygulamalarda, kişisel bakım ürünlerinde, kozmetiklerde, parfümlerde, ev döşemelerinde, boyalarda, çocuk oyuncaklarında, gıda ambalajlarında yaygınca kullanılan insan yapımı, endokrin bozucu kimyasallardır. İnsanlarda ftalat maruziyeti, oral yolla,düşük molekül ağırlıklı ftalatların (dietil ftalat, dibutil ftalat, benzilbutil ftalat gibi) deri teması sonucunda emilmesiyle, daha uçucu ftalatların iç mekan ortamlarından teneffüs edilmesiyle ya da intravenöz enjeksiyon yoluylagerçekleşmektedir. Deney hayvanları üzerinde yapılan çalışmalar, ftalatlara fetal maruziyetin,özellikle erkek üreme sistemindeolmak üzere, gelişimsel toksisiteye yol açtığını göstermiştir. Yetişkin hayvanlarda, ftalatlar, üreme organlarına, böbreküstü bezlerine, karaciğer ve böbreklere zarar vermektedir. Bilim insanları, uzun süreli ftalat maruziyetinin insanlarda ciddi sağlık problemlerine yol açabileceğini belirtmektedir. Bu derlemede, ftalatların genel özellikleri, üreme sistemi, pubertal gelişim, sinirsel gelişim, solunum sistemi, endokrin sistem ve meme kanseri üzerine
    etkileri insan ve hayvan verileri sunularak irdelenmiştir.

    Makale Dili: TR
    Phthalates are man-made, endocrine disrupting chemicals that are commonly used in plastics, medical applications, personal care products, cosmetics, perfumes, home furnishings, dyes, children's toys, food packaging. The ubiquitous use of phthalates results in human exposure via dietary ingestion of foods, dermal absorption of low-molecular-weight phthalates (e.g., diethyl phthalate, dibutyl phthalate, benzylbutyl phthalate), inhalation of the more volatile phthalates or intravenous injection. In laboratory animals, fetal exposure to phthalates causes significant developmental toxicity, especially of the male reproductive system. In adult animals, phthalates damage the reproductive organs, adrenal glands, liver, and kidneys. Scientists have suspected for years that exposure to phthalates can lead to health problems in humans.In this review, we will discuss the general properties of phthalates and the effects of phthalates on reproductive system, pubertal development, neurodevelopment, respiratory system, endocrine system and breast cancer by introducing animal and human data.

    Makale Dili: TR
    Şana SUNGURa, İhsan ÜSTÜNb

    aKimya Bölümü, Mustafa Kemal Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi,
    bEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD, Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hatay
  • Endokrin Bozucu Olarak Bisfenoller
  • Bisfenol A (BPA), polikarbonat plastikler ve epoksi reçineler gibi plastik polimerlerin üretiminde kullanılan zayıf östrojenik bir monomerdir. Yıllık olarak imalatçılar tarafından 3.6 milyon tondan daha fazla kullanılan BPA, en yüksek üretim hacmine sahip olan kimyasallardan bir tanesidir. BPA'dan yapılan polimerler yüksek sıcaklıkta, asidik veya bazik koşullarda hidrolize uğrarlar ve bu da BPA'nın suya ve gıdalara geçmesine neden olur. İnsanlarda BPA maruziyeti, kontamine olmuş içme suyu ve gıdaların tüketilmesiyle, deri teması sonucunda emilimiyle, kontamine olmuş havanın teneffüsü ile gerçekleşmektedir. BPA östrojen, tiroid, androjen reseptörleri ile etkileşimegirerek hormonlarla ilgili hastalıkların oluşum riskini arttırmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan çok sayıdaki ve insanlar üzerinde gerçekleştirilen sınırlı sayıdaki çalışmalar BPA maruziyetinin sağlık açısından istenmeyen sonuçlara yol açabileceğini göstermiştir. Bu çalışmada, BPA'nın genel özellikleri, üreme sistemi, pubertal gelişim, sinirsel gelişim, solunum sistemi, endokrin sistem ve kanser üzerine etkileri insan ve hayvan verileri sunularak irdelenmiştir.

    Makale Dili: TR
    Bisphenol A (BPA) is a weak estrogenic mono¬mer used to produce plastic polymers such as polycarbonate plastics and epoxy resins that can be found in toys, water supply pipes, med¬ical tubing, and food container linings. More than 3.6 million tonnes of BPA are used by manu¬facturers yearly, making it one of the highest production-volume chemicals. Polymers made from BPA can be hydrolyzed in high temperature, acidic, and basic conditions, leading to BPA leaching into water and foods. Ubiquity in the environment leads to human exposure via ingestion of contaminated food and drinking water, dermal absorption, and inhalation of contaminated air. Exposure to endocrine disrupting compounds, like BPA, may interact with hormonally mediated pathways that include the estrogen, thyroid, and androgen receptors, and in turn increase the risk of disease. A large number of experimental studies in animals and a limited number of human studies suggest that BPA exposure may be associated with some adverse health outcomes. In this study, we will discuss the general properties of BPA and the effects of BPA on reproductive system, pubertal development, neurodevelopment, respiratory system, endocrine system and cancer by introducing animal and human data.

    Makale Dili: TR
    Şana SUNGURa, Müge ÖZSANb, Esra KARAKAŞb

    aKimya Bölümü, Mustafa Kemal Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi,
    bEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD, Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hatay
  • Endokrin Bozucular ve Klinik Önemi
  • İnsan vücudunda homeostaz, üreme ve gelişimsel basamaklardan sorumlu olan hormonların sentez, salınım, transport, metabolizma, bağlanma özelliklerini etkileyen çok sayıda insan yapımı madde ya da madde karışımları "endokrin bozucular-EB" olarak adlandırılmaktadır. Fizyolojik olarak ise bir EB ajan kompleks doğal ya da sentetik yapıya sahip çevresel yollarla organizmaya girerek hormonal ve homeostatik sistemleri değiştiren ve organizmayı değişimlere duyarsız hale getiren maddelerdir. EB olarak adlandırılan molekül grubu oldukça heterojendir. Son yıllarda bu konuyla ilgili endokrin sistemler üzerine yapılmış çok sayıda çalışma mevcuttur. Hormonlarla reseptör benzerliği olması ve aynı zamanda hormonların sentez, salınım, yıkımından sorumlu enzimlerin benzerliğinden dolayı, bu maddelere duyarsız olan hiçbir endokrin sistem yoktur. EBlerin etkileri incelenirken bazı konular dikkatle değerlendirilmelidir. Bunların başlıcaları maruziyet yaşı, temas sonrası geçen süre, madde karışımları, doz-cevap dinamikleri, epigenetik etkilerdir. Bilinen ve bilinmeyen EBlere karşı her kişide görülen etkiler farklılık gösterir. Metabolizma ve vücut şekillerindeki farklılıklar nedeniyle EBlerin yarı ömürleri ve vücut sıvılarında dayanıklılıkları ve bulunabilirlikleri kişiden kişiye farklıdır. İnsanlarda düşük miktarlarda ve karışık formdaki EBlere kronik maruziyet sonrası hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Günümüzde pek çok hastalık için yaygınlığın artmasından söz ederken EB olma ihtimali olan maddelerin de kullanımlarının artıyor olması konu ile ilgili dikkatlerin EBler üzerine yoğunlaşmasına sebep olmuştur.

    Makale Dili: TR
    In human body, natural or human made substances called endocrine disruptors-EDs are responsible for homeostasis, reproductive, developmental steps and effects on synthesis, release, transport, metabolism, binding features of hormones.An endocrine disruptor is complex and synthetic structured substance which penetrates by environmental ways into the body, changes hormonal and homeostatic systems, desensitizes the organism to variations physiologically. EDs are widely heterogenic molecules. Many studies become evident about this topic in recent years. There is no endocrine system which is desensitized to these substances because of the receptor similarity and also enzymes similarity which are responsible for synthesis, release, catabolism of hormones. Exposure age, time after exposure, dosage-response dynamics, mixture of substances epigenetic features are important issues while studying about EDs. Effects of known and unknown EDs are different in individuals. Because of differences in metabolism and body type half-life, durability and availability in body fluids of EDs are different from person to person. Disorders are manifested after chronic exposure to small amounts and mixture forms of EDs. Because of many disorders become prevalent with the probable extensive usage of EDs gather attention to EDs at the present time.

    Makale Dili: TR
    Müge ÖZSANa,b, Şana SUNGURb,c, Fahri BAYRAMd, İhsan ÜSTÜNa,b, Cumali GÖKÇEb

    aEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları AD, Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi,
    cKimya Bölümü BD, Mustafa Kemal Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi,
    bHatay
    dEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları AD, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kayseri